PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUH. STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

DUYURULAR

DAVAYI KAZANAN TARAF AVUKATINA MAHKEMECE HÜKMEDİLEN ÖDEME

Yargısal ihtilaflarda davanın kaybedilmesi durumunda avukatlık kanununun 164, 166 ve 169. Madde hükümleri çerçevesinde mahkemece karşı taraf avukatına bedel ödenmesine de karar verilmektedir.

Bu bedel de 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun yukarıda bahsettiğimiz maddelerinde avukatlık ücreti olarak adlandırılmaktadır. Bu yazımızda ödenenin aslında ne olduğu, nasıl belgelenmesi gerektiği ve vergi kanunları karşısındaki durumu değerlendirilecektir.

ÖDEME TAZMİNAT NİTELİĞİNDE MİDİR?

Avukatlık Kanununda bu ödemeden her ne kadar avukatlık ücreti olarak bahsedilmekte ise de bu ödeme aslında bir avukatlık ücretinden ziyade bu ilişkinin türevi olan bir tazminat mahiyetindedir.

Zira avukatlık ücreti olması için taraflar arasında ya bir hizmet akdi veya bir serbest meslek sözleşmesi bulunması gerekir. Oysa karşı taraf avukatı ile böyle bir ilişki söz konusu değildir. Hal böyle olunca da bu ödeme avukatlık ücreti olmaktan ziyade kanun emrine istinaden ödenen bir tazminat mahiyetindedir.

GELİR İDARESİNİN KONUYA BAKIŞI

Gelir İdaresi bu konuya üç genel tebliğinde değinmiştir. İlk iki genel tebliğ Vergi Usul Kanunu’na ilişkin çıkarılan 356 ve 375 nolu genel tebliğlerdir. Bu tebliğler zaten biri diğerinin devamı mahiyetindedir.

375 nolu Genel Tebliğ ilk genel tebliğin yargı tarafından iptal edilen bölümünün yargı kararı dikkate alınarak yeniden düzenlenmesinden ibarettir. Her iki genel tebliğde de ana mantık avukatlık kanununun lafzına bağlı kalarak bunun bir avukatlık ücreti olduğu mantığını veri kabul ederek nasıl belgelendirileceğini çözme amacı taşımaktadır.

Söylenen avukatın serbest meslek erbabı olması halinde bu bedeli ödeyen adına serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerektiğidir.

Konuya ilişkin GİB tarafından yapılan son düzenleme 2014 yılında yayınlanan KDV Uygulama Genel Tebliğidir.

Bu Tebliğin I/B-4 bölümünde konuya yaklaşım aslında aynı mantık çerçevesinde, bunun bir avukatlık ücreti olduğu kabulüyledir. Ödenen bu bedelin avukatın serbest avukat olması durumunda KDV’ye tabi olacağı, hizmet akdiyle bağlı avukat olması halinde ise KDV olmayacağı yönündedir.

Ayrıca KDV tebliği ile belge düzeni konusunda da görüş belirtilmiş ve serbest meslek erbabı durumunda olan avukatın bu bedel için kendi müvekkiline serbest meslek makbuzu düzenleyeceği belirtilmiştir.

SU ANKİ UYGULAMADA DURUM;

İdarenin en güncel görüşleri dikkate alınarak şu anki uygulamanın nasıl olduğunu belirtelim. Davayı kaybeden taraf hükmedilen bu bedelden şayet serbest avukat söz konusuysa GVK stopajı yapması gerekiyor.

Bu stopaj mahkeme kararında ayrıca KDV’ye hükmedilmemişse iç yüzde ile KDV hariç kısım itibarıyla yapılmalı. Avukat da bu bedel için ister kendi müvekkiline ister karşı tarafa serbest meslek makbuzu düzenleyebilir. Çünkü iki tebliğ de yürürlükte.

BİZE GÖRE DOĞRUSU NE?

Yukarıda belirttiğimiz tüm tebliğlerde konu bunun avukatlık ücreti olma varsayımına göre çözülmeye çalışılmıştır. Son KDV genel tebliği ile de bu varsayımın daha da güçlendiği görülmektedir.

Oysa bu bedel avukata kendi müşterisi tarafından ödenen bir bedel değildir. Bilakis Avukatlık Kanununda bu bedelin avukatın borcu nedeniyle haczedilemeyeceğine dair de hüküm bulunmaktadır.

Bu bedelin ödenmesinden muhatap olan karşı taraftır. Müvekkil veya icra dairesi sadece bu bedelin ödenmesinde aracı konumundadır.

Zaten bu ödemeye avukatlık ücreti denildiğinde ortaya doğal olarak KDV uygulanması  ve gelir vergisi stopajı yapılması durumu çıkmaktadır.

Bu bedele avukatlık ücreti değil de avukata kanun emrine istinaden mahkemece hükmedilen bir tazminat olarak bakılması durumunda, olayın çözümü son derece kolay olacaktır.

Bu tazminat için; ne avukatın ayrıca belge düzenlemesine, ne de stopaj yapılıp yapılmaması araştırmasına ve bu stopajın kim tarafından yapılacağının çözümüne ihtiyaç kalmamaktadır. Sadece avukatın bu tazminatı da kendi gelirleri arasında beyan etmesi yeterli olacaktır.

Bu nedenle doğrusu Gelir İdaresi tarafından konunun yeniden ele alınarak bunun bir tazminat olduğu kabul edilerek çözüm oluşturulmasıdır.